Kuru soğan deyip geçmeyin.

İnsanlık tarihinde önemli bir yere sahiptir.

İnsanlar için vaz geçilmez bir besin kaynağıdır.

***

Yemeklerin asıl malzemesidir kuru soğan.

Kuru soğansız yemek olur mu hiç.

Yemekte bir kuru soğan bir de salça son derece önemlidir.

Kadında da kalça önemlidir.

Atta da nalça…

Gerçi Çetin Altan,

'Başın belaya girsin istemiyorsan zenginin akçasına, atın nalçasına, kadının kalçasına dokunmayacaksın,' demişti.

Dokunmuyoruz zaten.

Bizim konumuz ne zenginin akçası ne atın nalçası ne de kadının kalçası.

Bizim konumuz kuru soğan.

***

Kuru soğanı sadece yemeklerin içinde tüketmeyiz.

Mesela kuru fasulyenin yanında beyaz soğan yemesi güzel olur.

Balığın yanında da mor soğan yemesi güzel olur.

Tabi yemeğin yanında hatır hutur kuru soğan yiyeceksen önce karından izin alacaksın.

Ne ayıp, ne kaba saba bir davranıştır karının yanına ağzın kuru soğan koka koka yatmak.

Sonra da, iyi geceler numarasıyla onu öpmeye kalkmak.

***

Şimdi canınız balık soğan istemiş olabilir.

Balık sezonu kapandı ama olsun.

Kuru soğanın sezonu devam ediyor.

Kuru soğanın sezonu da olmaz zaten.

Dört mevsim…

Yani yaz kış bulunur.

Asıl yazın hasat edilir.

Sonbaharda, pazarda 'kışlık kuru soğan' diye satılır.

Kışlık olanı, beyaz soğan ile mor soğan arasında bir statüye sahiptir.

Kolay bozulmaz.

Soğuğa, dona karşı dayanıklıdır.

Kışlık kuru soğanı balkonda saklayacaksan altına tahta, karton gibi bir şeyler koyacaksın.

Üzerini de battaniyeyle yahut da Gogol'ün 'Palto'suna benzer bir paltoyla güzelce örteceksin.

Gogol'ün 'Palto'su olmazsa Vüs'at O. Bener'in 'Palto'su da olur.

Eğer bu itibarı göstermezsen…

Yahut da kışlık soğan aldım diye gidip beyaz soğan çuvalını kucaklayıp gelirsen hapı yutarsın.

Soğan kışın ortasında ya donar ya çimlenir.

O zaman yediğin kazığa mı yanarsın, kışın ortasında soğansız kaldığına mı yanarsın, karda kışta pazardan eve kuru soğan taşıyacağına mı yanarsın.

Karının dırdırı da bir taraftan:

'Seni aldatmayan mı var, Soğancı da aldatmış işte.'

'Ne demek şimdi bu! Beni aldatmayan yok, öyle mi?'

Neyse daha fazla uzatmayalım bunu.

İşin ucu kötüye gidiyor.

Buna şu fıkrayla son verelim:

Kadının canına tak demiş.

'Bak senin bu kıskançlığın, kuşkuların yüzünden kalkıp buraya taşındık; ama sen burada da başladın bana abuk subuk kıskançlık soruları sormaya,' demiş.

Adam, öfkeyle bağırmış:

'Sen beni aptal mı sanıyorsun; buraya taşındık ama burada da tüpçü, burada da sütçü!'

***

Şimdi gelelim kuru soğanın faydalarına.

Durup dururken…

Siyası partilerin şehit cenazelerini istismar ederek yürüttükleri kavga iyiden iyiye kızışmışken, üç kuruşluk kuru soğan üzerine yazı yazmamın sebebi ne?

Birincisi, şu hayatta öyle insanlar vardır ki insanlık tarihinde kuru soğan kadar bile yeri yoktur.

İkincisi de yazı sanatında, yani tecrübe-i kalemiyede kendimi sınamaktı.

Eğer kuru soğan üzerine bile güzel bir yazı yazabiliyorsam, bu yolda hayli ilerledim demektir.

Güzel bir yazı mı yazdığım şu yazı?

Bunu kestirmek olanaksız.