Eskişehir, Türkiye'nin aydınlık yüzlerinden birini temsil eden canlı bir şehir.

Kültürel ve tarihi zenginlikleriyle bilinen bu şehirde, gençliğin ulusal bilinç ve tarihe yönelik farkındalığını artırmak, geleceğimize yapılacak en anlamlı yatırımlardan biri olacaktır. Bu bağlamda, Eskişehir'de öğrenim gören tüm öğrencilere, karne hediyesi olarak "Nutuk" hediye etmek harika bir öneri olarak karşımıza çıkıyor.

"Nutuk," yalnızca bir kitap değil, Mustafa Kemal Atatürk'ün kaleminden çıkan, Kurtuluş Savaşı'nın tüm yönleriyle anlatıldığı, bağımsızlık mücadelemizin mihenk taşı olan bir destandır. Atatürk’ün kendi kaleminden çıkan en kıymetli eserlerden biri olan Nutuk, genç nesillere tarih bilinci aşılamak ve onlara bu topraklar için verilen mücadeleyi derinlemesine anlamalarına yardımcı olmak için mükemmel bir kaynaktır. Bu nedenle, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi öncülüğünde, ilçe belediyeleri ile koordinasyon sağlayarak böyle anlamlı bir projeyi hayata geçirmek son derece önemlidir.

GENÇLER İÇİN ANLAMLI BİR HEDİYE

Nutuk’un öğrencilere hediye edilmesi, sadece bir kitap vermekle sınırlı değil; bu, onlara ulusal değerlerin ve bağımsızlık hikayelerimizin kapısını aralamak anlamına geliyor. Özellikle yaşları gereği yeni yeni tarih bilinci kazanmaya başlayan ilköğretim öğrencileri ve tüm diğer kademelerdeki gençlerimiz için bu eser, onların kişisel ve tarihsel gelişiminde devrim niteliğinde bir adım olacaktır. Atatürk’ün ileri görüşlülüğünü, kararlılığını ve liderliğini ayrıntılarıyla anlattığı bu eser ile, yeni nesillerin Atatürk’ü ve Kurtuluş Savaşı’nın kahramanlarını daha iyi tanıması sağlanacaktır.

SÜREÇTE BELEDİYE İŞ BİRLİĞİ

Bu özel projede, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce’nin koordinatörlüğünde, ilçelerdeki belediyelerle iş birliği yapılarak, her ilçe belediye başkanının kendi sorumluluğundaki bölgede etkin bir sevk ve organizasyon yapması gerekmektedir. Bu organizasyonun başarılı olabilmesi için, her bir öğrenciye Nutuk’un dağıtılmasını ve bunun yanı sıra belediye başkanları tarafından yazılan birer mektubun kitabın içerisine eklenmesini öneriyorum. Bu mektuplar, gençlere milli birlik ve beraberlik duygularını daha derinden yaşatacak, onlara toplumsal aidiyet duygusunu hissettirecektir.

GELECEK İÇİN UMUT DOLU BİR ADIM

Bu projenin hayata geçirilmesi, yalnızca gençlerimizin kişisel gelişimlerini değil, aynı zamanda Eskişehir’in aydın kimliğini ve tarihine sahip çıkma konusundaki kararlılığını da pekiştirecektir. Gençlerin tarihine sahip çıkması, geleceğe umutla bakmaları ve Türkiye'nin çağdaş, güçlü bir devlet olarak huzur ve refah içinde ilerlemesi için vazgeçilmezdir.

Sonuç olarak, her bir gencin Nutuk'la buluşması ve bu değerli eserin Atatürk’ün anlatımıyla genç dimağlarda şekillendirdiği bilincin kalıcı izler bırakması beklenmektedir. Bu noktada Ayşe Ünlüce'nin liderliğinde başlatılacak olan projenin, yalnızca Eskişehir için değil, örnek teşkil ederek Türkiye genelinde başlatılabilecek çok daha geniş kapsamlı projelere öncülük etme potansiyeli taşıdığına inanıyorum. Bu tarz projeler, milli bilincin ve tarih sevgisinin genç nesillere kazandırılmasını daha etkili kılacaktır.

***

HAK MÜCADELESİ VE AİLENİN CESUR DURUŞU

Eskişehir'de yaşanan bir olay, çalışma hayatındaki adalet, eşitlik ve hak mücadelesi konularında düşündürücü mesajlar veriyor. Mısra Başar'ın çalıştığı fast food restoranında yaşanan anlaşmazlık sonrası eşinin başlattığı oturma eylemi, sadece kendileri için değil, benzer durumlarla mücadele eden birçok kişi için cesur bir örnek teşkil ediyor.

Mısra Başar, 9 aylık bebeği ve ulaşım zorlukları nedeniyle çalıştığı şubeden uzak bir yere transfer edilmek istemezken, eşi Gökay Başar'ın bu duruma sessiz kalmayarak protesto etmesi, ailenin hak arayışına olan inancının güçlü bir yansıması. Günümüzün karmaşık iş ortamlarında bireylerin haklarını savunması maalesef zorlu bir süreç olabilir. Mısra Başar'ın, çalışma koşulları ve ailevi yükümlülükleri doğrultusunda haksız bir uygulamaya maruz kalmaması gerektiğini anlamak önemlidir.

Gökay Başar'ın işletme önünde oturma eylemi yapmasının ardında, yalnızca bir eşin sevdiğinin yanında durması yoktur; bu eylem, daha büyük bir toplumsal adalet mücadelesinin parçası olarak değerlendirilmelidir. "Bu işyerinde ayrımcılık ve mobbing var" yazılı pankart, yalnızca bir işletmeye yönelik bir eleştiri değil, aynı zamanda tüm toplumun aynaya bakması gerektiğini gösteren güçlü bir mesajdır. Çalışma hayatında karşılaşılan mobbing ve ayrımcılık, bireylerin hem sosyal hem de psikolojik refahını tehdit eden ciddi sorunlar arasında yer almaktadır.

Gökay Başar'ın sözleri, iş hayatında karşılaşılan eşitsizliklerin hukuki ve etik açıdan sorgulanmasını gerektiriyor. İki personel arasında sorun olduğunda, işverenin adil bir çözüm bulma yükümlülüğü vardır. Ancak burada görünen o ki, sadece Mısra Başar'ın transfer edilmesi, haksızlık ve ayrımcılık iddialarını güçlendirmektedir.

Bu ailenin duruşu, toplumun birçok kesimine örnek teşkil edebilecek niteliktedir. Sessiz kalmak yerine, seslerini duyurma gayreti içinde olmaları, kendi haklarına sahip çıkmada kararlı olan bireylerin karşı karşıya kalacağı zorlukların altını çizmektedir. Toplum olarak, hak aramanın yanlış öğretildiği bir ortamda, Mısra ve Gökay Başar çifti gibi insanların çıkardığı ses, adaletin tecelli etmesi için umudu yeşerten bir ışık gibidir.

Her ne kadar iddialar henüz kesinleşmiş olmasa da bu durumun tarafsız bir şekilde incelenmesi hem işverenin hem de çalışanların haklarının korunması açısından son derece önemlidir. Eşitlik ve adalet temelleri üzerine inşa edilmiş bir toplumda, her bireyin isteği, güvenli ve adil bir çalışma ortamına sahip olmaktır.

Sonuç olarak, ailenin bu cesur tavrı, iş hayatında adalet ve eşitlik için mücadele edenlere ilham vermelidir. Bu tür olayların hukuki boyutta da adil bir şekilde ele alınması, gelecekte benzer durumlarla karşılaşanların doğru yolu bulmalarına yardımcı olacaktır. Unutulmamalıdır ki, susturulmuş bir ses, kaybolmuş bir umut demektir. Bu nedenle Eskişehir'de başlayan bu bireysel hak mücadelesi, hak aramanın bir suç olmadığını gösteren cesur bir örnek olmaya devam etmelidir.