Bağımsızlığımızın siyasal ve hukuksal belgesi olan Lozan; son yıllarda 'püsküllü' çakma tarihçilerin ürettikleri yalan yanlış bilgilerle; İsmet İnönü'ye hatta Atatürk'e 'dolayı' saldırmak için en çok kullanılan ve çarpıtılan tarihi olaylardan biri haline getirildi.
Yıllardır 'malum çevrelerce' Lozan ile ilgili yalanlar üretilerek özellikle gençlerimizin akılları çelinmeye, halkımız yanıltılmaya çalışıldı. Hatta devletin arşivlerine ulaşma olanağı olan bazı siyasetçiler bile bu teraneye uydular.
İşte beklenen(!) 2023 geldi ve tüm yalancılar suspus oldu…
HANİ 2023'TE SONA ERECEKTİ ?...
Lozan'ın hiç bir maddesinde, bu antlaşmanın 2023'te veya başka bir zaman sona ereceğine yönelik madde yoktur. Lozan Türkiye Cumhuriyeti'nin tapu senedidir ve Türkiye Cumhuriyeti var oldukça Lozan'da var olacaktır.
GİZLİ MADDELER NEREDE ?
Lozan Antlaşması 143 maddelik uluslararası bir antlaşmadır. Sadece iki taraf arasında değil birçok ülke tarafından imzalanan bir antlaşmadır. Hiç bir gizli maddesi yoktur. Antlaşma metni Fransa Dışişleri Bakanlığı Arşivi'nde muhafaza edilmektedir ve Türkiye dahil imzalayan tüm ülkelerde imzalı birer nüshası mevcuttur.
MADENLERİ ÇIKARMAMIZ YASAKLANDI MI ?
Tam tersine Lozan'da kapitülasyonların kaldırılmasıyla siyasi bağımsızlığımızın yanı sıra ekonomik bağımsızlığa da kavuştuk. Osmanlı döneminde yabancılara verilen maden, petrol imtiyazları Lozan'dan sonra kaldırılmış ve Cumhuriyet kendi madenlerine ve petrollerine sahip çıkmıştır.
SINIRLARIMIZI KİM DARALTTI ?
Sevr Antlaşması'nda Anadolu'nun sadece dörtte biri Türklere bırakıldığı gibi ve işgallerin devam edeceği de çok açıktı. Sevr'de planlaması yapılan; Anadolu'nun doğusunda ABD ve İngiltere güdümünde iki uydu devletin kurulması Lozan Antlaşması ile suya düştü(!).
Osmanlı'nın uzun yıllar önce kaybettiği toprakların günahını Lozan'a yükleyenlerin ya tarih bilgileri çok kıt ya da 'yalandan kim ölmüş?' politikası işlerine geliyor.
MUSUL'U NEDEN ALAMADIK ?
Ortadoğu'nun petrol alanları 1. Dünya Savaşı çıkmasının nedenlerinden biriydi.
Musul konusunda Türk heyetinin, tüm çabalara rağmen yapabileceği fazla bir şey yoktu. 'Musul'u neden almadık?' diyorsak ; 1922-1923 yıllarında ülkenin askeri ve ekonomik koşullarını, bölgede İngilizlerin 'etnik ve dinsel' kışkırtmalarını ya bilmiyoruz ya da bilmezden geliyoruz demektir.
Musul'u almaya çalışırken çıkartılan dış destekli isyanlarla başta Hakkari olmak üzere tüm Güneydoğu Anadolu'yu da kaybedebilirdik.
BURNUMUZUN DİBİNDEKİ ADALAR!..
Ege Adaları ve 12 Ada, Lozan' da değil, çok daha önce Trablusgarp ve Balkan savaşları yenilgilerinden sonra yapılan antlaşmalarda kaybedildi.
'Lozan'da bu adaları geri almamız gerekirdi, vermezlerse saldırıp almalıydık' diyenlerin adalara gidecek bir gemimizin bile olmadığını bilmeleri gerekir. Lozan görüşmeleri sürerken İstanbul ve Boğazların hala işgal altında olduğunu, Fransız ve İngiliz donanmasının pusuda beklediğini de unutmayalım.
HEZİMET Mİ, ZAFER Mİ ?
Cumhuriyetin önder kadroları; Kurtuluş Savaşı'nda elde edilen zaferin devamı olan Lozan'da, yapılabilecek olanın en iyisini yaptılar.
Lozan Barış Antlaşması ile Türkiye'nin dünya devletleri arasında saygın ve tam bağımsız bir devlet olarak yer alması kabul edilirken, Anadolu topraklarında yaşayan Türklerin ve Müslümanların varlıklarının devamının sağlandığı da unutulmamalıdır.Sinan Meydan'ın dediği gibi; ' Lozan Antlaşması bize her şeyden önce sınırları belli, bağımsız bir vatan bıraktı. Lozan'a 'hezimet' demek için ya kör cahil veya uslanmaz bir Cumhuriyet düşmanı olmak gerekir.'
Türkiye Cumhuriyeti'nin temelini oluşturan Lozan Antlaşması'nın 100. yıldönümünde, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü, Kurtuluş Savaşı'nın tüm kahramanlarını, aziz şehitlerimizi, bir kez daha saygı ve minnetle anıyorum.