Cumhurbaşkanı Erdoğan, katıldığı AK Parti Seçim Beyannamesi ve Milletvekili Aday Tanıtım Toplantısı'nda 'Kamuda mülakatları kaldıracağız' demişti.
Cumhurbaşkanı'nın bu vaadine karşılık Milli Eğitim Bakanı Yusuf TEKİN, geçen hafta öğretmenlikte mülakatın kaldırılmayacağını ancak içeriğinin değişeceğini söyledi.
Sendikacılar ve öğretmenler bu açıklamaya ciddi tepki gösterdiler. Hatta Eğitim-İş 'Milli Eğitim Bakanı Tekin'in mülakatlarla ilgili suç itirafında bulunduğunu' iddia ederek 'Savcıları Bakan'ın şahitliğinde göreve davet ediyoruz' dedi.
NEDEN KALDIRMIYORLAR?
Özellikle eğitim çalışanları 'mülakat' uygulamasının eziyetini yaşamış ve yıllarca olumsuz sonuçlarını bizzat görmüş bir camiadır.
İşe alımlardan görevde yükselme ve yönetici atamalarına varıncaya dek 'mülakat geçmişi' hepimizin malumudur. Yıllarca sendikal/sosyal/siyasal yapıların iradesiyle oluşturulan listelerin havada uçuştuğu iddiaları ayyuka çıkmıştır...
Sahanın durumu bu haldeyken, öğretmen atamalarında yeniden mülakatın belirleyici olacağının dile getirilmesi, eğitim çalışanlarında ve öğretmen adaylarında büyük ölçüde endişe ve huzursuzluğa neden olmaktadır.
Öğretmenlik de dahil olmak üzere tüm mülakat sınavlarına artık güven duyulmuyor. Bizim yönetim geleneğimizde(!) ve toplumsal hafızamızda mülakatın neye karşılık geldiği, yıllardır hangi olumsuzluklarla anıldığı yadsınamaz bir gerçek.
Mülakat denilince maalesef yurttaşların aklına torpil(!) mekanizması geliyor.
Liyakat, adalet düşmanlığı, yandaşlık, emek hırsızlığı geliyor.
Zaten kaldırılmasının iktidarın da muhalefetin de seçim gündeminde olması bu olumsuz tanımlamaların giderek kamu vicdanında yerleşmesinden kaynaklanmıştı.
MÜLAKAT GİBİ MÜLAKAT NE DEMEK?
Bakan Yusuf Tekin 'Mülakat gibi mülakat yapılacağını, öğretmenlerin, 3 kişiden oluşan bir jürinin karşısında 45 dakikalık bir mülakata alınacağını' açıkladı. Öğretmen adaylarından bu mülakatta kendisine sorulan konuyla ilgili konuşması ve anlatması istenecek.
Yusuf TEKİN'in açıklamaları, mülakat sisteminin geleneksel(!) olumsuzluklarının görmezden gelinmesinin yanı sıra uygulamasının pratiğe yansımasının da iyi hesap edilmediğini düşündürüyor.
Çok sayıda farklı alanda 30-40 bin öğretmen alımın yapılacağı bir mülakat sürecinin yürütülmesi birçok sıkıntıya neden olacaktır.
Her bir adayın 45 dakika mülakata tabi tutulacağı mülakatlarda, 'liyakatli' çok sayıda komisyonun oluşturulması, o komisyonların belki de haftalar sürecek değerlendirme süreçleri çok önemli bir sorun olarak karşımıza çıkacaktır.
DEMOKRASİ AMAÇ MI, ARAÇ MI?
Eğitim sistemimizde öncelikle ele alınması gereken konu; ülkemizin geleceğini inşa eden öğretmenlerimizin 'mülakatla kafamıza göre seçilmesi değil', en donanımlı ve nitelikli şekilde yetiştirilmesidir. Bunun için ilk yapılması gereken, öğretmen yetiştirme sürecinin masaya yatırılmasıdır.
Öğretmenlikte mülakat sisteminin sürdürülmesindeki temel hata; biçimsel düzeyde eşitliğin, adaletin kurumsallaşmasını zedeleyen mülakatın mevcut imajının(!) artık kolayca düzelmesinin mümkün olamayacağı bilindiği halde devamında ısrarcı olunmasıdır. Bu ısrarın nedeni de çok açıktır.
Ülkenin yetişmiş insan kaynağının bu tür uygulamalarla hırpalanması, güven ve mesleki aidiyet duygularının örselenmesinin hiç kimseye faydası yoktur.
Ortada her kesimin sahiplenmekte zorlandığı, toplumun benimsemediği, güvenmediği bir uygulama var. Buna rağmen seçim öncesinde mülakat sisteminin kaldırılacağı sözünün verilmesine rağmen seçim sonrası verilen sözün tutulmaması; 'Bunlar demokrasi ve adaleti aslında amaç değil araç olarak kullanıyorlar' eleştirilerini de beraberinde getirmez mi?