Sürdürülebilir bir dünya açısından, tüketilen besinler kadar bunların çöpe giden atıklarından yararlanmanın da büyük önemi vardır.

Dünyayı her bakımdan, gelecek nesillere en iyi durumda bırakabilmek için öncelik, en az israfla ve olabildiğince doğru şekilde tüketim yapmak, sonra, oluşan atıkları mümkün olduğu derecede ekonomiye sağlığa ve çevreye katkı yapabilecek şekilde değerlendirmek olmalıdır.

Evlerde ve/veya işyerlerinde ortaya çıkabilen çeşitli bitkisel katı atıklar olarak kiraz sapı, mısır püskülü, ceviz kabuğu, portakal kabuğu, limon kabuğu, soğan kabuğu, kavun kabuğu, karpuz kabuğu ve kayısı çekirdeği sık rastlananlar arasındadır. Bir kısım atık gıdaların değerlendirilmesi ve uzun süre bozulmadan saklanarak insan beslenmesinde kullanılması mümkündür. Yaz aylarının vazgeçilmezi olan karpuzun kabukları genellikle organik atık olarak kabul edilmektedir. Bir karpuzun kabuğu, karpuzun %30-40’ını oluşturmaktadır ve bu kadar yüksek bir kısmı genellikle çöpe gitmektedir. Halbuki bir karpuzun içi ne kadar faydalıysa, dışı da o kadar faydalıdır çünkü bu gıda atığı dünyada turşu, ızgara sebze, zeytinyağlı yemek ve reçel olarak tüketilebilmektedir. Karpuz kabuğu bizim bazı yörelerimizde özellikle kışın da onun sağlığa faydalarından yararlanmak ve uzun süre saklamak için genellikle reçel yapılarak kullanılmaktadır. Şeker katılarak saklama yöntemlerinden biri olan ve Türk kültüründe kahvaltıları süsleyen karpuz kabuğu reçeli, sevilerek tüketilen değişik tad ve sağlığa faydası olan bir gıdadır. Karpuz kabuğu reçelinin ana maddesi yeşil kısımları soyulmuş beyaz kısmı ve şekerdir. Lezzet artırmak için, içine bazen ceviz, bazen limon suyu, karanfil konulmaktadır.

Reçel %70 civarında şeker içerdiği için kalorisi yüksektir. Karpuz kabuğu reçeli yapımı için; kabuğun dışı soyularak elde edilen beyaz kısım, istenilen şeklin verilmesi ve sertleşmesi için, karbonatlı su/sönmemiş kirece, yatırılıp bekletilir. Ertesi gün bol su ile yıkanıp 1:1 (su: şeker) oranında hazırlanan ve 20 dakika kaynatılarak elde edilen koyu şuruba atılır, koyu kıvam alıncaya kadar kaynatılır. İnmeden önce, reçelin şekerlenmemesi için, içine limon suyu veya limon tuzu konularak bir süre daha kaynatıldıktan sonra kavanozlara konulur. Diğer bir yöntem ise sertleştirilen karpuz kabuğu üzerine, kendi miktarı ne kadarsa ondan biraz daha az miktarda şeker eklenir, bir akşam bekletildikten sonra kaynatılır, en son limon tuzu ilave edilerek bir süre daha kaynatılır. Karpuz kabuğu; diyet lifi, A, B6, C vitamini, kalsiyum, potasyum, magnezyum, fosfor, proteinin temel unsurlarından olan sitrülin (citrulline) içerir. Sitrülin antioksidan etki sağlar ve vücudumuzda stres, kötü beslenme, zararlı maddeler kullanımı ile oluşan serbest radikalleri temizler. Kan damarlarının genişlemesi, kan basıncının (tansiyon), kolesterolün düşürülmesi, kaslara besin ve oksijenin taşınması, kalp için önemli olan arginin adlı amino asitin sentezlenmesinde rol oynar. Kanser engelleyici, iltihap önleyici, mikrop öldürücü, antioksidan ve bağışıklık sisteminde etkili olan saponin bulunur.

Merkezi sinir sisteminde etkili olduğu bilinen alkoloidler de karpuz kabuğunda yüksek oranda bulunmaktadır. Karpuz kabuğunda olan polisakkaritlerden galaktozun baskın şeker olduğu ve DNA hasarına (kanser hücreleri oluşumu) karşı koruma ve tansiyonu düzenlediği ve serbest radikalleri tutan antioksidan aktivite gösterdiği belirtilmektedir. Karpuz kabuğunda bolca olan diyet liflerin kanser, kalp-damar hastalıklarına karşı (içeriğinde olan diğer maddelerle birlikte) koruma yaptığı, en önemlisi bağırsak sağlığını koruyup, uzun süre tokluk hissi verdiği bildirilmektedir. Karpuz kabuğunda olan A vitamini cilt ve göz sağlığını korur, bağışıklığı yükseltir, B6 vitamini magnezyumla birlikte mutluluk ve motivasyonu artıran dopamin sentezlenmesinde, kan hücrelerinin oluşumunda da demirle birlikte rol oynarlar. Karpuz kabuğu reçeli kalsiyum, demir, potasyum, magnezyum ve fosforca zengindir.

Potasyum ile böbrek fonksiyonunun iyi bir şekilde yapılmasını sağlarken, diğer lifler ve içinde olan proteinlerle birlikte tansiyon, şekeri ayarladığı, kalsiyum ile diş ve kemik sağlığına faydalı olduğu, magnezyum ile kalp-damar sağlığını korurken, uykuya dalmaya ve kasların gevşemesine yardımcı olacağı belirtilmektedir. Karpuz kabuğu reçeli en az %60-65 çözünür kuru madde içerir. Bu kuru maddenin büyük kısmı şekerdir. Bu da karpuz reçelinin enerji kaynağı olmasını sağlamaktadır. Karpuz kabuğu reçeli enerjiye ihtiyacı olan, ağır işte çalışan ve spor yapanlar için ideal bir gıdadır. Reçelde olan şekerin büyük kısmı glikozdur. Glikoz, fiziksel ve zihinsel performans ile ilgili olup, beynin enerji kaynağı olarak insülin salgısını artırmakta, triptofanın kan beyin bariyerini aşmasına ve beynin çalışmasında fonksiyonu olan serotoninin sentezinde kullanılmasına, yani mutluluk ve uykuya etki yapan hormonlara yardımcı olmaktadır. Beyin enerji kaynağı olarak glikozdan başka karbonhidrat kullanmamaktadır. Bebeklere veya çocuklara glikoz verilmediğinde beynin gelişmesinde duraklama ve yetersizlik olabilmektedir.

Reçelde yağlar ve proteinler bulunmadığı için fazlaya kaçmamak koşulu ile bir dilim tereyağlı veya peynirli ekmek ile bir tatlı kaşığı kadar reçel tüketmek enerji sağlar. Şeker hastası olanlar için karpuz kabuğu reçeli yoğun elma suyu kullanılarak şekersiz yapılabilmektedir. Karpuz kabuğu reçeli porsiyon ölçüsüne dikkat edilirse, yulaf ezmesi, yoğurt, peynir, kaymak, ceviz, fıstık ezmesi, lor, çökelek, tam buğday ekmeği ile birleşince son derece sağlıklı ve mutluluk verici bir gıdadır.