Son yılların tartışmalı ismi Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in partisinin bayramlaşma töreninde söyledikleri, eğitim emekçilerinin bayramını zehir etti.
Bakan Yusuf Tekin’e göre: “Sokakta gördüğünüz her 80 kişiden bir tanesi, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından maaşı ödenen öğretmen. Bakın bu devasa bir rakam. Öğretmen başına düşen öğrenci sayısı, 30’lu 40’lı rakamlardan, şu an 13-14’lere düşmüş durumda. Bunlar dünya ortalamalarının gerçekten üstünde olan rakamlar. Dünyanın hiçbir tarafından bu kadar büyük bir öğretmen kitlesi kamu tarafından fonlandırılmıyor.”
FON DEĞİL DEVLET BÜTÇESİ….
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in, bakanlığına bağlı öğretmenleri “kamu tarafından fonlandırılıyorlar” diye anlattığı fon aslında devletin bütçesi.
Eğitim emekçileri de, Bakan Tekin’in hem müsteşarlığı, hem hızlı/jet rektörlüğü hem de bakan olarak maaş aldığı aynı devletin bütçesinden maaşlarını alıyorlar.
Ancak bu talihsiz “fonlandırma” açıklaması, öğretmenlerin emekleri, alın terleri karşılığında aldıkları ücretleri, neredeyse ekstradan ya da hak etmeden kolayca aldıkları gibi bir algı oluşturdu.
Devlet bütçesinden asıl fonlananları görmek isteyenler, öğretmenlerin yoksulluk sınırının altında kalan ücretlerinden önce, yolcu garantili işlemeyen hava alanlarına, geçiş garantili köprülere, otoyollara ve daha nice örneklerine baksınlar…
NEREDEN BAKSAN TUTARSIZ!..
UNESCO’nun yayımladığı “Global Report On Teachers-2024” raporuna göre, Türkiye, Yusuf Tekin’in dediği gibi dünyanın en çok öğretmeni olan 1. ülkesi değil 17. ülkesi. Türkiye’nin nüfusuna bakıldığında bu durum çok normal, çünkü Türkiye dünyanın en kalabalık 18. ülkesi.
Yusuf Tekin’in öğretmen başına düşen öğrenci sayısına ilişkin verileri de gerçeği yansıtmıyor. Bu oranda Türkiye birinci olmadığı gibi ilk 20’de bile değil.
OECD verilerine göre Avrupa’nın birçok ülkesinde 7-9 öğrenciye 1 öğretmen düşmektedir.
Türkiye’de kişi başına düşen öğretmen sayısının bölgeden bölgeye değiştiğini herkes bilir. Mevcut iktidarın yaklaşık 20 bin köy okulunu kapatarak karanlığa mahkum ettiği kırsalda geriye kalan ilkokullarda öğretmen başına 12,4 öğrenci düşerken kentlerde bu rakam ortalama 18/19 civarındadır. Eskişehir kent merkezindeki veriler bu sayıların en az iki katına çıkmaktadır.
Türkiye’de her 80 kişiye bir öğretmen düşüyor diyen Yusuf Tekin, iki konuyu bilerek ya da bilmezden gelerek atlıyor. Birincisi, Türkiye’de tüm kademelerde öğrenci sayısı bir yılda yaklaşık 750 bin artış göstererek, 20 milyon’a ulaştı.
İkincisi, Türkiye’deki toplam öğretmen sayısı 1 milyon 154 bin 383.
Bu sayının %15,5’i özel okullarda çalışıyor.
Bugün öğretmen sayısının fazla olduğunu ima eden aynı Yusuf Tekin, 5 Ekim 2023’te gazetecilere verdiği açıklamasında; “Her yıl ekim ayı itibariyle hangi branştan kaç tane öğretmen eksiğimizin olduğu belli olur. Şu andaki rakamlar 60 binin üzerinde” diyordu.
O günden bugüne 9 ayda ne değişti?
NE YAZIK Kİ TARİHE GEÇTİ!..
Eğitim, kamunun sırtında bir yük değildir. Çünkü eğitim sadece bireysel fayda üreten bir hizmet değildir. Eğitim, ürettiği bireysel faydanın çok daha fazlasını toplumun geleceği için üretir. Bu yüzden toplumsal faydası bu denli yüksek olan eğitim, çok önemli bir kamusal hizmettir. Son yıllarda kamusal eğitimi laik, bilimsel, parasız ve kapsayıcı niteliklerinden uzaklaştıran sorumlular ise bellidir.
Meşrutiyet döneminde iki defa Maarif Nezareti görevine getirilen Emrullah Efendi, o dönemde “Şu mektepler olmasaydı, maarifi ne güzel idare ederdim.” sözü ile tarihe geçmişti.
Ancak kim bilirdi ki; Maarif Nazırı Emrullah Efendi'nin ünlü sözünün “öğretmenli yeni bir sürümü” bir asır sonra tekrar söylenecek!..
İşte milli eğitimde geldiğimiz nokta bu…