Muhalefetin görevi, iktidarda olanın hatalarını tespit etmek ve toplumun yaşadığı sorunların çözümü noktasında öneriler geliştirerek iktidara alternatif olmak. Demokrasinin vazgeçilmez koşullarından birisi, etkili bir muhalefetin varlığı ve bu muhalefetin alternatif olma kaygısı.
Türkiye’de yıllardır muhalefette yer alan CHP, bahsi geçen işlevi yerine getirmediği gerekçesiyle yoğun bir eleştiriye tâbi tutuluyor. Eleştirilerin büyük kısmına katılıyorum. Ancak son yıllarda iktidarın hatalı politikalarının ve yerine getirmediği ya da eksik getirdiği vaatlerin sorumlusu olarak CHP’yi sorumlu tutma gibi bir trend yükselişte… Bu da biraz acımasızlık biraz da çaresizlik gibi geliyor…
Bu noktada iktidar ile muhalefetin sorumluluklarını, birbirleriyle olan ilişkilerini ve toplumla olan etkileşim düzeylerini ayrıntılı olarak ele almak gerekiyor. Böylesi bir analiz yaparken de her kanadın söylemlerini tutarlı ve mantığa uygun bir biçimde değerlendirmek en önemli koşul!
Ne yazık ki Türkiye’de söylemler, genellikle rasyonel bir zeminde ve tutarlı bir şekilde ele alınmıyor. Ulusal ölçekte iktidarı, yereldeyse temsil eden grubun, son günlerde EBB Başkanı Ayşe Ünlüce’nin bir söylemini amacını aşacak ve akla-mantığa yatmayacak bir biçimde sündürmesi, söz konusu çarpıklığa ve irrasyonelliğe verilecek en iyi örnekler arasında…
Sosyal medya platformu Instagram’ın erişime kapatılma kararına tepkisini, Büyükşehir Belediyesi’nin faaliyetleri üzerinden örnek vererek açıklamaya çalışan Ünlüce, merkezi iktidarın Eskişehir’deki temsilcileri tarafından linç edilmeye çalışılıyor. Ancak bu linç girişimi, yerelde muhalif olan bu kesimi o kadar gülünç bir duruma getiriyor ki…
Örneğin; MHP İl Başkanı’nın “Belediyenin istediğine hizmet verme, istediğine hizmet vermeme gibi bir lüksü yoktur. Kastınız size oy vermeyenler midir?” sorusu, muhalefet etmek zorunda kalıp bir argüman üretememekten kaynaklanıyor. Zira sayın başkanın da Ayşe Hanım’ın böyle bir niyetinin bulunmadığını çok iyi bildiğini tahmin ediyorum.
AKP İl Başkanı’nın yaptığı açıklama da bir başka örnek… Üstelik başkanın yaptığı şu uyarı oldukça çarpıcı:
“… Türkiye bir hukuk devletidir. Uymayanlar sonuçlarına katlanır…”
Albayrak’a sormak lazım: Türkiye Cumhuriyeti, sadece Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’yle ilgili bir konu gündeme geldiğinde mi bir hukuk devleti statüsü kazanıyor? Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına ulaşamamak, verilen kararlara uymamak ve yok hükmünde saymak, hukuk devleti ilkesiyle ne derece bağdaşıyor?
AKP ve MHP il başkanlarının yaptığı açıklamalar, yereldeki muhalefetin içinde bulunduğu trajikomik durumu gösteren münferit örnekler… Milletvekillerinin, parti temsilcilerinin ve partililerin yaptığı sosyal medya paylaşımları birleştirildiğinde, söz konusu trajikomik durumun boyutu gittikçe genişliyor…
Sözün özü olarak belirtmek gerekir ki, merkezi hükümetin yereldeki temsilcilerinin muhalefet yapma biçimleri çok sınırlı bir alana sıkışmış durumda. Bunun arkasında, yerelde iktidarda olan aktörlerin kapsayıcılığının etkisinin yer aldığını düşünüyorum. Zira kendilerinin dahi inanmadıkları görüşleri, kamuoyuyla bu kadar amatörce ve tutarsızca paylaşmalarının arkasında başka bir etken olması pek de mümkün gözükmüyor.
Ünlüce’nin tepkisini dile getirdiği mesajda yer alan “21. Yüzyılda çoktan aşmamız gereken bir eşik bu” ifadesi, söz konusu trajikomik muhalefeti topyekün etkileyen son derece anlamlı bir tespit.