Milli Eğitim Bakanlığı, belediyelerin kreşlerinde okul öncesi eğitim verildiğini iddia edip, bu konuda uyarılmaları için belediyelerin bağlı olduğu Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na yazı gönderdi.
MEB’in, “tartışmalı” yazısında “Belediyelerin Özel Öğretim Kurumları Kanunu’na göre kesinlikle anaokulu ya da ana sınıfı açamayacağı vurgulanırken, kreş adı altında açtığı yerlerde de okul öncesi eğitim kurumlarının programlarında yer alan etkinlikleri yapanların kapatılmaları” isteniyor.
NORMALLEŞME BU MU?..
Yerel yönetimlerin yıllardan beri sürdürdüğü bu faaliyetin mevcut iktidarın 31 Mart 2024 seçimlerini büyük ölçüde kaybetmesinden sonra gündeme getirilmesi oldukça manidar.
Bir süredir Cumhurbaşkanı R.T.Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Özgür Özel arasında filizlendiği (!) düşünülen “normalleşme” sürecinin, aslında sadece Milli Eğitim Bakanı’nın laiklik, karma eğitim, tarikat/cemaat tanımları, yeni müfredat yaklaşımları, ÇEDES gibi projeleri ele alındığında bile ne kadar somut gerçeklikten uzak olduğu ortaya çıkıyor. Belediye kreşlerinin yasaklanmaya çalışılması da MEB’e hakim bu zihniyetin siyasi yansımasından başka bir şey değil….
“KREŞ ARTIK BİR HAKTIR!..”
CHP’li belediyelere açtıkları kreşlerin kuruluş şekli, uygulanan programlar ve etkinlikler üzerinden bir takım yasal gerekçelerle kurgulanan kapatma baskısının dört nedeni üzerinde daha fazla duruluyor;
Birincisi, CHP’li belediyelerin “çocuk ve kadın hakkı” olarak açılmasını zorunlu gördükleri kreşleri yaygınlaştırmalarından ve başarılı olmalarından duyulan siyasi çekememezlik giderek artıyor… (Belki de en masumu (!) ve anlaşılabilir olanı budur…)
İkincisi; bu kreşlerde verilen demokratik, laik temelli eğitimin içerik, kapsam ve etkinliklerinden bu alandaki rantları daralan bazı “malum” çevrelerin rahatsız olması kaçınılmazdır….
Üçüncü ve en vahim olanı; “kadının yeri evidir !..” diyerek kadınların çalışma yaşamına ve üretime katılmasından rahatsızlık duyan bazı kafaların (!) siyasi iktidara yaptıkları baskıların yoğunluğu artmış olabilir.
Dördüncü neden ise, kreş sorununun ötesinde iktidarın son dönemde sürekli uyguladığı siyasi manevralardan biri gibi görünüyor;
Giderek toplumsal desteğini kaybettiğini gözleyen iktidar kendi tabanını konsolide etmek için her gün yeni yapay gündemler yaratıyor. Böylece hem ana muhalefeti kendi rotasına çekiyor hem de ülkenin, hayat pahalılığı, işsizlik, geçinme ve beslenme başta olmak üzere en temel sorunlarının konuşulmasını halkın gündeminden düşürmeye çalışıyor.
ÇOCUKLARI RAHAT BIRAKIN!..
MEB’in açıkladığı istatistiklere göre, 2023-2024 eğitim öğretim yılında okul öncesi eğitimde net okullaşma oranları 3-5 yaş için yüzde 51.89, 4-5 yaş için yüzde 64.04 olarak belirlendi. 3-5 yaş grubundaki çocukların yarısından çoğu ise kamunun okul öncesi eğitim hizmetinden yararlanamıyor
CHP’li belediyeler bu konunun önemini kavradıkları için kreş yapmaya öncelik verdiler. Hatta Odunpazarı Belediyesi, iktidarın tasarruf tedbirleri gerekçesiyle engellemelerine rağmen hayırsever yurttaşların katkısı ile çoğu tam zamanlı olmak üzere 18 kreş yaptı.
Eskişehir nüfusunun %5’ini oluşturan 0-5 yaş grubu çocukların önemli bir kısmı Odunpazarı ve Tepebaşı Belediyesi’nin açtığı kreşler sayesinde çağdaş yaşama hazırlanıyor.
Eğitimde tüm sorunları aşabilmek için dünya çapında yapılan bilimsel çalışmaların sonuçları hepimize ders niteliğinde bir gerçeği vurguluyor;
Eğitimde iyi uygulamalara sahip ülkeler, eğitim politikalarını gündelik siyasetin çok dışında ve üstünde tutuyorlar.
Umarım bir gün biz de o günleri görürüz…